18 Şubat 2013 Pazartesi

CASERTA



       Benevento’ya 1 saat uzaklıkta bulunup, yine Campania bölgesinde yer alan  Caserta’ya geldi sıra...Caserta’yı  şehir olarak gezdiğimde bir numarası yoktu aslında.Bu kadar sönük olan bir  yerin sarayı ne olabilirdi ki?? Tabii bu düşünce devasa sarayı uzaktan görene kadar sürdü.Üstelik arka kısmından henüz haberim yoktu. Sarayı geçip arkaya geçtiğimde gördüğüm manzara inanılmazdı..Bu görkemli sarayın bahçesinin cennetten kaldığına inandırdım önce kendimi..Uçsuz bucaksız,sonu yokmuş gibi görünen bu devasa bahçe ,yemyeşil şapka gibi budanmış ağaçların arasından akan şelalelerle ,ve her bir şelalenin başında bulunan heykeller değişik hayvan ve melek motifleriyle süslenmişti..Gezmeye önce bahçeden başladık .Tüm günüm bu bahçede geçti. Suların içindeki dev gibi balıkları izleyip, martıların ,güvercinlerin dibine kadar yaklaşıp konuşur gibi seslerini dinledik.Mutluluktan sarhoş olmuş halimiz vardı aslında.İnsanın kendini dünyadan soyutladığı bambaşka bir yere geldiğimizden dolayı kafamı meşgul edecek her şeyi unutmuştum.Tüm gün yemyeşil çimlerde yuvarlanıp,oraya buraya koşturmaktan Napoli Krallığına ait olan  Caserta sarayının içini gezmeye sıra geldiğinde pilim bitmişti.Kralın altından yapılmış  dev odası, tavanlardaki uçmuşluk  derecesindeki resim sanatını anlayamıcak kadar yorgun ve bitiktim.Fotoğraf çekmek de kesinlikle yasaktı.En dikkatimi çeken detay da bu saray  ‘Star Wars’ ve ‘Melekler ve Şeytanlar’ setinde kullanılmış..Daha fazla anlatıcak çok birşey yok aslında fotoğraflar herşeyi anlatıyor :)

Sarayın dıştan görünümü

Burayı ilk gördüğümde; "şimdi mangal olsa sucuk ekmek off" diye içimden geçirdim.EVET bunu yaptım!Utanıyor muyum?HAYIR.

Yandaki yollarda spor yapan amcalarınki hayatsa bizimki ne diye düşünmedim değil.





Bir bulut olsaaaaaaaaaaaam:)


Kuş Özgürlüktür :)

Yol arkadaşımmm! :)









My little GONZALINO :)
Toplum için sanat mı,Sanat için sanat mı??


Anında dağlar kızı moduna girerim.


 ERASMUS




14 Şubat 2013 Perşembe

BENEVENTO



Bilinmeyene doğru başlayan bu yıl, Türkiye’de %99.9999’unun adını duymadığı  Güney İtalya’nın minnacık şehri Benevento’da geçecekti. Roma’dan 2.5 saat süren yolculuktan sonra ilk trenden indiğimizden itibaren bu şehrin bize neler verebileceğini hissettik sanki ve ufacık hali hoşumuza gitti..3 milyon nüfuslu İzmir’den,  62 binlik bir yere gelmek olanakları her ne kadar sınırlasa da burdaki hayatı bir anda benimsedik. İtalyanların Türk’e benzer sıcakkanlı yapısı, sokaktaki her insanın Türkiye’de karşılığı oldu hissini güçlendirdi ve her geçen gün, her tanıdığımızın ikizlerini bulmaya başlamıştık bu küçük şehirde :)

WELCOME TO ROME :)
Arco Di Traiano


Topu topu  50 erasmustuk Benevento’da.İspanyol, Polonyalı, Fransız, Vietnamlı ve biz Türklerden oluşan.. Her geçen gün artan samimiyet sonunda büyük bir aile gibi olmayı başardık.İlk 3 ay kilise yurdunda  yaşadık. 15 dakikada bir çalan çanıyla,yan odamda oturan rahibiyle,her sabah bahçeye doluşan rahibesiyle ve akşam ayinleriyle yaşamaya alıştık kısa bir süre sonra.Hatta bir zaman sonra  artık her şey olağan gelmeye başladı.
22. Doğum Günüm :)

Benevento

Welcome Day :)

odamın manzarası




Napoli’ye çok yakın olan Benevento’nun pizzası da ünlü Napoli pizzası kadar güzel.İlk yediğimde “Eğer bu pizzaysa bizim Türkiye’de yediğimiz neydi ?” diye aşık olarak yediğim pizzanın 5 ay sonunda artık bağımlılığına ve  +6 kilosuna sahiptim.Benim Margarita için sloganım:”HER YİYİŞİM İLK YİYİŞİM GİBİ” 


MARGARİTA



Erasmus senesi kadar hiçbir zaman sorumsuz olamayacağımı bildiğim için doyumsuzluğun dibine vurup ,sorumsuzluğun doruklarına ulaştığımız günler ,  İspanyolların botellonlarıyla Piazza vari’de sabahlara kadar sokaklarda geçen geceler, uyumaktan günü göremeden ağıran günler derken rüya gibi geçen ilk 3 ay kışın gelmesiyle sokakta yuvarlanmacılıklar son bulsa da ‘SIKILDIK BE’ diyebilceğim gün yok..Tabii bunda Ege Üniversitesi'ndeki çok samimi arkadaşım ve liseden sınıf arkadaşımla beraber olmamın ve her zaman ‘Biz 3 kişiyiz kardaş’ mantelitesiyle yaşamamızın etkisi büyük.. Kilise yurdunda bile müziği son ses açıp bam güm eğlenmenin , nasıl olsa kimse Türkçe anlamıyor deyip herkesin arkasından sallamanın zevkini neyde bulurum bundan sonra bilemiyorum..
piazza vari :)

Halloween var dediler joker olup geldim
Crazy Hat Party var dediler geldimmm..
Yatakta zıplıyoruz dediler anında orda bittim!


Gün Geldi ders çalıştımm!!^^
nasıl inandırıcıyım ama!
Gündüz bahçelerde zıplayıp gece sokaklarda uyudum.
Her Türk gibi ben de aykırı olmayı seçtim!





Sorumsuzluğun dibine vurdum demişken,bilgisayarımın başına gelenler hakkında biraz yazmak istiyorum..Üniversite başında aldığım,1 sene sonrasında adeta sesinin tıra dönüştüğü bilgisayarımla aramdaki bağ her geçen gün arttı.Kışları beni ısıtan bu alet  benimle taa buralara geldi. Yurdumuzda internet olmadığı için Türk mantığıyla o soğukta balkondan girip başkasının internetinden faydalanmaya başlamıştık.Hayatımız balkona taşınmışken bilgisayarımı içeri almayı unuttuğum bir gün üzerine yağmur yağdı ve ekranda su balonları oluştu.Pirinçlere poşetlere sardık derken, içindeki su 1 ay içerisinde kurudu.Aslan gibi çalışan bilgisayarımı balkonda kullanırken balkon demirlerine iyi bir sürttürdüm ve dış kabı çatladı..Ardından yılmadım uğraştım yataktan tepetaklak düşürdüğüm bilgisayarımın sonunda ekranını kırmayı başardım. Üstelik artık ekranı  klavyeye doğru asla kapanamayan bi alet haline dönüştü. Taa ki kocaman tüplü monitör bulup aradaki bağlantıyı kurana kadar. Sonra aslan gibi çalışan hp pc’mle bağımız daha da kuvvetlendi ve artık asla ve asla vazgeçmeyi düşünmüyorum.Türkiye’ye gittiğim an yaptırıp yeniden laptop olarak kullanabilceğim günler gelecek biliyorum,umuyorum J

aslan HP!!!!


İnsanın ait olmadığı bir yere alıştıktan sonra bağlanması ne garip. Düşünün biz kilise yurduna bağlandık(!).Son gününe kadar direndik ama çıkmak zorunda kaldık. Zorlu ev arama sürecinden sonra Franco Francesca’yla denk gelmek en büyük şansımız oldu. İtalya’nın ünlü modacılarından olan Franco’nun evinde kalmak bi kızın ancak hayali olabilirdi sanki. Çünkü evin aşağısında bulunan moda atölyesinde  gelinlikler,gece kıyafetleri arada sırada olan fotoğraf çekimleri, mankenler derken dışarıdan son derece soyut duran kafamdaki modacılığı biraz olsun somutlaştırdı..Dışardan bakınca eski görünen  ama içi son derece antik olan eski Roma evinde 2 aydır biz Türkler egemenliğimizi ilan ettik. Evin bizi en etkileyen yeri şüphesiz  çatı katı olduğu için yamuk duran tavanlarımızdı. Yatağa uzandığında kulağında müzikle yukarı bakıp, camdan yıldızları izlemek en büyük zevkim olmuştu…Taa ki İspanyol arkadaşlarımızın evimize taşınıp benim başka odaya geçişime kadar.. Artık izleyebilceğim yıldızlarım yok sevimli mi sevimli, favorim olan turkuaz rengi odamda daha özgür bir hayatım var J
ATELIER
Turkuazım! :)


Erasmusta geçirdiğim 5 ay süresinde beni en çok mutlu eden şeylerden biri de; biraz olsun önyargılı oldukları  Türkleri,Türkler hakkındaki kafalarındaki tabularını biraz olsun yıkmamız..Arap alfabesi kullandığımızı,Türkiye’deki her kadının kapandığını,terörizm yuvası olduğunu,alkolün kesinlikle içilmediğini düşünen zihniyetlere  ailelerimizi,Türklüğü ve Atatürk’ü anlattık defalarca.Müslümanlığı nefret dini olarak adlandıranlara oturup tek tek dinimizi anlattık..Bizi tanıdıktan sonra her seferinde üstüne basarak söyledikleri de onlardan hiçbir farkımızın olmadığıydı..Fakat Avrupa televizyonlarında Türkiye haberlerinde arkada direk caminin gösterilip peçeli siyah çarşaflı kadınların geçtiğine bir kaç kez şahit oldum işte o zaman bizi böyle tanımaları da bir bakıma normal geldi.Bunları gördükten sonra bizi aşağı çekmeye çalışan zihniyetten bir kez daha nefret ettim ve en azından getirdikleri yeni dayatmalardan 1 sene ayrı olma hissi beni mutlu etti.
Welcome Party


Ve bir de şunun da üstüne basmadan geçemicem fanatik bir Galatasaray'lı olarak iftiharını burada her zaman yaşadım. Her  Türkiye dediklerinde 2.kelimenin Galatasaray olması aşkımı tırmandırdı diyebilirim.Sonra işte gerçekten dedim “iyi ki Galatasaraylı doğmuşum”.Ne mutlu ki UEFA şampiyonu olmuşuz da biraz olsun Fatih Terim,Hakan Şükür öğrenmişler.Tek dileğim bu sene Drogbasıyla Sneijderiyle aslan Cimbom'umu Milan’la veya Juventus’la eşleştiğini görmek.İşte o zaman iftiharla  İtalya'da formamı giyip takımımı destekleyebilirim :)
Yurt Balkonum
Sırf Benevento takımıyla renklerimiz aynı diye Galatasaray formasıyla giden zihniyetti bizimkisi...:)
Benevento-Avellino