30 Mart 2013 Cumartesi

MILANO



     Benim en büyük şansım erasmus senemi İtalya'da geçirmek diye düşünüyorum.Yurt dışındaki ülkelere baktığımızda refahlık açısından demiyorum ama en fazla ünlü şehre sahip olan ülke açık ara İtalya.Roma , Milano, Venedik, Floransa, Napoli, Torino, Verona.Her birinin hikayesi farklı ve gerçekten enfes.İtalya'yı gezerken de o kadar beğendim ki özellikle Venedik'in cennet olduğunu bile düşündüm defalarca.Daha ne kadar güzel olabilir ki cennet? Ama her ne kadar Venedik bambaşka bir dünya olsa da nedendir bilmiyorum belki yurtdışına indiğim ilk şehir olduğundan ,belki tarihinden belki kültüründen belki sonbahardaki güzelliğinden bilemiyorum gerçekten ama bal renkli şehir olan Roma’nın bendeki hissiyatı başkadır.Yabancılık asla hissetmedim o şehirde.Milano her ne kadar gösterişli haliyle her bayan gibi beni de derinden vurmuş olsa da bana göre bi Roma değil.Modanın beşiği Milano’da Via Venezia'dan Corso Buenos Aires’in başına kadar Dolce Gabbana magazaları caddeyi ele geçirmiş durumda.Dünyadaki ünlü markaları şöyle bi düşündüğümüzde Gucci,Prada,Fendi,Armani,Versace,Bvlgari,Dolce Gabbana,Hogan,Diesel hepsi İtalyan.Gerçi Floransa'dan sonra bu insanların içinde sanat ,stil ,yaratıcılıkla doğduğunu çoktan anlamıştım.Tabii ki de en ünlü markalar İtalya'dan çıkmalıydı.İnsanları zaten güzel,İtalyanların giyinişleri, tarzları, simaları bile sanat.

        Her zaman en güzel planı yapıp gezmek istediğim İtalya'yı christmas'ta gezmek gerçekten harika oldu.Şehirler zaten çok güzel bir de özene bözene süslenince keyfime diyecek yoktu.Rotayı Napoli'den başlayarak direk kuzeydeki Milano'ya geçip çizmenin ucuna inerek belirledik.Kısaca rotamız Napoli, Milano, Verona, Venedik, Floransa, Pisa, Roma, Benevento..Aralık 26 itibariyle çıktığımız gezide beni en çok korkutan havaydı.Sadece Milano'yu güneşli göremedim.Onun dışında gittiğimiz her şehirde harika hava vardı.Aynı yerleri yazın güzelim havayla tekrar ailemle gezmek en büyük dileklerimden biri.Bu rotada olmayıp içimde kalan yerler ;Porto Fino,Siena,Como,Capri ve Sicilya..Onların da bi kısmını interrail'e, bir kısmını da ailemle gezişime sakladım.

Milano

      Milano denince herkesin aklına ilk gelen moda'nın beşiği oluşu ve aynı zamanda İtalyan kültürü  ve şıklığının doruğa ulaştığı şehir oluşu muhtemelen.Bana göre Milano biraz daha ciddi.İlk indiğimde güney İtalya'ya hakim olan sarı ışıkların beyaz'a dönüştüğü , daha yenilikçi  bir şehir olduğu centrallinden anlaşılıyor.Eğitim seviyesinin güneye göre yüksek olduğu Milano'nun insanı bana biraz daha soğuk geldi.Belki ilk indiğim günün havasından belki Christmas gecesi oluşundan.Milano'da koştur koştur gittiğim ilk yer tabii ki dünyanın 4.büyük Duomo'su.Şehrin direk merkezinde yer alan  katedral şehrin hareket kazandığı yer.Sivri kuleler,heykellerle dekore edilmiş mermer ön cephesiyle hayrete düşüren sıradışı bir yapıt.Christmas gününde bu katedrale denk gelmek büyük şans oldu.Kalabalığın içinden içerdeki ayine katılıyoruz.Bana korkutucu gelen kilise müziğini bu sefer rahipler söylüyordu içerde.Hz. İsa'nın çarmıha gerilmiş ve kilisenin ortasında sallanan hali ürkütücü biraz.Herkesin defalarca mum yaktığı katedrale bir mumda ben yakıp dua ettim tabii ki :)

       
Duomo


Christmas Ayini





Duomo'nun hemen yakınındaki artı şeklindeki alışveriş merkezi Galleria  Vittorio Emanuelle'nin diğer ucu da büyük opera binası La Scala'ya çıkıyor.Galleria Vittorio Emanuelle eski oluşunun yanında şık cafelere,Prada ve Louis Vuitton gibi lüks mağazalara da ev sahipliği yapıyor.O cafelerden birine oturma gafletinde bulunduk.İtalyan tatlısı profiterol ve sıcak cikolataya verdiğimiz 25€'nun acısı hala içimde :)Bu Galleria'nın bir diğer özelliği de cam kubbesinin altında duran boğa figürünün üzerinde 3 kere dönmek.Şans getirdiğine inanılan bu saçmalığı da yapmadan duramadım.






Galleria Vittorio Emanuelle
 
  Milano'da ulaşım metro ve aynı zamanda bu şirin tramvaylarla sağlanıyor.



      Milano'da en çok merak ettiğim Leonardo Da Vinci'nin "Son Yemek" tablosuydu fakat müze kapalı olduğundan giremedik.Castello Sforzesco heybetli bir kale.İçerisinde bulunan sanat müzesinde en ünlü eser Michelangelo'nun Rondanini Pieta'sı.


Rondanini Pieta'sı

      Milano'ya gelip San Siro'ya gitmemek olmazdı.Dünyanın en büyük stadlarından biri olan İnter ve Milan'ın dev mabedi kale görünümlü 80.000 kişilik San Siro'nun dört tarafı dev sütunlarla çevrili.Bu stadın İnter için adıysa Giuseppe Meazza.Rehber eşliğinde gezdiğimiz dev stadın  bir kısmında fan shoplar var.Burda İnter ve Milan'da forma giymiş büyük futbolcuların formaları,aynı zamanda İnter ve Milan'ın kupaları bulunuyor.Soyunma odalarına girdiğimizde ise rehber; Maldini,Ronaldo gibi büyük oyuncuların oturduğu yerleri gösteriyor. Inzaghi'nin koltuğunu gösterince resmen sinirlerim bozuldu.Inzaghi Juventus'ta oynarken ben 8 yaşındaydım ve rövaşata gol atmıştı Galatasaray'a.Hala içimde uktedir.O golü nedense unutamadım :)


San  Siro





A.C Milan'ın Soyunma Odası
 
    Buenos Aires caddesini neredeyse ele geçirmiş olan Dolce&Gabbana vitrinlerinin christmas konsepti..

Dolce&Gabbana

Milano-Ferrari

     Her tarihi yapıtın gece ve gündüz görünümleri bambaşka.Işıklandırmanın da etkisiyle daha da heybetli görünen Milano Katedrali..

Hiç yorum yok: