Benim en büyük şansım erasmus senemi İtalya'da geçirmek diye
düşünüyorum.Yurt dışındaki ülkelere baktığımızda refahlık açısından demiyorum
ama en fazla ünlü şehre sahip olan ülke açık ara İtalya.Roma , Milano, Venedik,
Floransa, Napoli, Torino, Verona.Her birinin hikayesi farklı ve gerçekten
enfes.İtalya'yı gezerken de o kadar beğendim ki özellikle Venedik'in cennet
olduğunu bile düşündüm defalarca.Daha ne kadar güzel olabilir ki cennet? Ama her
ne kadar Venedik bambaşka bir dünya olsa da nedendir bilmiyorum belki
yurtdışına indiğim ilk şehir olduğundan ,belki tarihinden belki kültüründen belki sonbahardaki güzelliğinden bilemiyorum gerçekten ama bal renkli
şehir olan Roma’nın bendeki hissiyatı başkadır.Yabancılık asla hissetmedim o
şehirde.Milano her ne kadar gösterişli haliyle her bayan gibi beni de derinden
vurmuş olsa da bana göre bi Roma değil.Modanın beşiği Milano’da Via Venezia'dan Corso Buenos Aires’in başına kadar Dolce Gabbana magazaları caddeyi ele geçirmiş
durumda.Dünyadaki ünlü markaları şöyle bi düşündüğümüzde Gucci,Prada,Fendi,Armani,Versace,Bvlgari,Dolce
Gabbana,Hogan,Diesel hepsi
İtalyan.Gerçi Floransa'dan sonra bu insanların içinde sanat ,stil
,yaratıcılıkla doğduğunu çoktan anlamıştım.Tabii ki de en ünlü markalar
İtalya'dan çıkmalıydı.İnsanları zaten güzel,İtalyanların giyinişleri,
tarzları, simaları bile sanat.
Her zaman en güzel planı
yapıp gezmek istediğim İtalya'yı christmas'ta gezmek gerçekten harika
oldu.Şehirler zaten çok güzel bir de özene bözene süslenince keyfime diyecek
yoktu.Rotayı Napoli'den başlayarak direk kuzeydeki Milano'ya geçip çizmenin
ucuna inerek belirledik.Kısaca rotamız Napoli, Milano, Verona, Venedik,
Floransa, Pisa, Roma, Benevento..Aralık 26 itibariyle çıktığımız gezide beni en
çok korkutan havaydı.Sadece Milano'yu güneşli göremedim.Onun dışında gittiğimiz
her şehirde harika hava vardı.Aynı yerleri yazın güzelim havayla tekrar ailemle gezmek en büyük dileklerimden biri.Bu rotada olmayıp içimde kalan yerler
;Porto Fino,Siena,Como,Capri ve Sicilya..Onların da bi kısmını interrail'e, bir
kısmını da ailemle gezişime sakladım.
Milano
Milano denince herkesin aklına ilk gelen moda'nın beşiği oluşu ve aynı
zamanda İtalyan kültürü ve şıklığının
doruğa ulaştığı şehir oluşu muhtemelen.Bana göre Milano biraz daha ciddi.İlk
indiğimde güney İtalya'ya hakim olan sarı ışıkların beyaz'a dönüştüğü , daha
yenilikçi bir şehir olduğu centrallinden
anlaşılıyor.Eğitim seviyesinin güneye göre yüksek olduğu Milano'nun
insanı bana biraz daha soğuk geldi.Belki ilk indiğim günün havasından belki
Christmas gecesi oluşundan.Milano'da koştur koştur gittiğim ilk yer tabii ki
dünyanın 4.büyük Duomo'su.Şehrin direk merkezinde yer alan katedral şehrin
hareket kazandığı yer.Sivri kuleler,heykellerle dekore edilmiş mermer ön
cephesiyle hayrete düşüren sıradışı bir yapıt.Christmas gününde bu katedrale
denk gelmek büyük şans oldu.Kalabalığın içinden içerdeki ayine
katılıyoruz.Bana korkutucu gelen kilise müziğini bu sefer rahipler söylüyordu
içerde.Hz. İsa'nın çarmıha gerilmiş ve kilisenin ortasında sallanan hali
ürkütücü biraz.Herkesin defalarca mum yaktığı katedrale bir mumda ben yakıp dua
ettim tabii ki :)
|
Duomo |
|
Christmas Ayini |
Duomo'nun hemen yakınındaki artı şeklindeki alışveriş merkezi Galleria Vittorio Emanuelle'nin diğer ucu da büyük opera binası La Scala'ya çıkıyor.Galleria Vittorio Emanuelle eski oluşunun yanında şık cafelere,Prada ve Louis Vuitton gibi lüks mağazalara da ev sahipliği yapıyor.O cafelerden birine oturma gafletinde bulunduk.İtalyan tatlısı profiterol ve sıcak cikolataya verdiğimiz 25€'nun acısı hala içimde :)Bu Galleria'nın bir diğer özelliği de cam kubbesinin altında duran boğa figürünün üzerinde 3 kere dönmek.Şans getirdiğine inanılan bu saçmalığı da yapmadan duramadım.
|
Galleria Vittorio Emanuelle |
Milano'da ulaşım metro ve aynı zamanda bu şirin tramvaylarla sağlanıyor.
Milano'da en çok merak ettiğim Leonardo Da Vinci'nin "Son Yemek" tablosuydu fakat müze kapalı olduğundan giremedik.Castello Sforzesco heybetli bir kale.İçerisinde bulunan sanat müzesinde en ünlü eser Michelangelo'nun Rondanini Pieta'sı.
|
Rondanini Pieta'sı |
Milano'ya gelip San Siro'ya gitmemek
olmazdı.Dünyanın en büyük stadlarından biri olan İnter ve Milan'ın dev mabedi
kale görünümlü 80.000 kişilik San Siro'nun dört tarafı dev sütunlarla
çevrili.Bu stadın İnter için adıysa Giuseppe Meazza.Rehber eşliğinde gezdiğimiz
dev stadın bir kısmında fan shoplar
var.Burda İnter ve Milan'da forma giymiş büyük futbolcuların formaları,aynı
zamanda İnter ve Milan'ın kupaları bulunuyor.Soyunma odalarına girdiğimizde ise
rehber; Maldini,Ronaldo gibi büyük oyuncuların oturduğu yerleri gösteriyor.
Inzaghi'nin koltuğunu gösterince resmen sinirlerim bozuldu.Inzaghi Juventus'ta
oynarken ben 8 yaşındaydım ve rövaşata gol atmıştı Galatasaray'a.Hala içimde
uktedir.O golü nedense unutamadım :)
|
San Siro |
|
A.C Milan'ın Soyunma Odası |
Buenos Aires caddesini neredeyse ele geçirmiş olan Dolce&Gabbana vitrinlerinin christmas konsepti..
|
Dolce&Gabbana |
|
Milano-Ferrari |
Her tarihi yapıtın gece ve gündüz görünümleri bambaşka.Işıklandırmanın da etkisiyle daha da heybetli görünen Milano Katedrali..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder