1 Nisan 2013 Pazartesi

VERONA



 Juliet:
-Ah Romeo Romeo neden Romeo'sun sen.İnkar et adını. Benim düşmanım olan ismindir yanlızca.
Romeo:
-Benim adımın değeri yok.Seni seven adım değil.Adımı silip atarım ya kalbim.Kalbimi söküp atabilir miyim?
Juliet:
-Kalbinde bana yer var lakin umut yok.
Romeo:
-Eğer sevgin azalacaksa gittikçe çoğalan aşkımdan, bırak avcılar çıkarsın kalbimi yerinden! Sök at ne varsa, yok et benim olmadığım herşeyi. Görebileceğin bir şey kalmasın benden kalan…
Juliet:
-Sevinçler üstü bir sevinç beklemeseydi şimdi beni, acı olurdu böyle çabucak bırakıp gitmek seni..

        Shakespeare'in dünyaca ünlü ölümsüz eseri Romeo ve Juliet; düşman ailelerin birbirlerine aşık çocukları..İlk gördükleri anda birbirlerine aşık olmuş ,birbirleri için ölümü göze almış fakat birbirlerine asla kavuşamamışlar.Romeo ve Juliet'in aşk hikayesi Verona'ya gerçekten çok yakışmış.Ciddi olarak adlandırdığım Milano'dan sonra bu şirin şehir kuzey İtalya'nın hem şıklığını hem zenginliğini barındırıyor.Küçücük ama sevimli mi sevimli.


      Verona'da ilk gittiğimiz yer Castelvecchio (Eski Kale).Şehrin merkezinde bulunan kalenin nehir üzerindeki köprüsünden ilerledikten sonra tarihi şehre giriş kapısı bulunuyor..Adige nehri, köprüsü  ve arnavut kaldırımı yollarıyla gece manzarası adeta bir görsel şölendi. 



Castelvecchio

      Verona'nın kalbi Piazza Bra'da atıyor.Meydanda bulunan Roma arenası; Colosseum gibi eskiden gladyatörlerin savaştığı yermiş.Şimdiyse yaz aylarında Avrupa'nın en popüler konser mekanlarından biri.Christmas'ta gittiğimiz için Arenada bir değişiklik vardı.Christmas İsa'nın doğduğu gün kabul edildiği için arenanın kenarından meydana doğru kayan dev bir kuyruklu  yıldız vardı.İncil'e göre bu yıldız İsa doğarken görülmüş ve onu simgelemekteydi.

ARENA

       Arenada ertesi gün bizi karşılayan diğer bir süpriz ise hemen yanında duran gladyatör kostümlü adamlardı.Onlara yaklaştığımı görünce koşarak yanıma geldiler ve bir sürü fotoğraf çekildik.

ARENA

      Christmas yüzünden şehrin her tarafı sokak sanatçılarıyla doluydu.En çok hoşuma giden son derece yaratıcı görünen mumya oldu.


      Şehir o kadar sevimli ki mağazaların olduğu dar caddelerden Erbe meydanına ulaştığımızda sağda Juliet'in evi ,solda rengarenk cafelerin ve dev yılbaşı ağacının bulunduğu yere ulaşıyoruz.Yaz kış demeden dondurma yedim İtalya'da ve sanırım en güzeli Verona'daydı.



       Bence şehrin en güzel yeri Juliet'in evi.Kar amacı güttüğü ve  turizm için yapılmış bir yer olduğu çok açık fakat her yıl gelen binlerce turistin adeta yeni baştan yarattığı evin duvarları görülmeye değer.Duvarların tamamı sakızlarla,yapıştırılmış aşk dileği kağıtlarla dolu.Demir parmaklıklar ise kilitlerden görünmüyor.Aynı zamanda evde Juliet'in meşhur balkonu var ve hemen altında okşanmaktan aşınmış sağ göğsüyle Juliet'in bronz heykeli duruyor.Küçükken tiyatroda Romeo ve Juliet'i oynadığım için bu ev bende daha fazla etki bıraktı sanırım.

Juliet





       Arenanın hemen yanında bulunan atlı karıncaları,süs havuzlarıyla sevimlilikten ve şıklıktan ölmek üzere olan bu şehirde yaşamak gerçekten masalsı olabilirdi.Tura çıkmadan evvel Verona'yı o kadar önemsememiştim sanki ama İtalya'da Venedik'ten sonra en çok beğendiğim şehir kesinlikle Verona oldu.



P.S: Romeo ve Juliet'in ölümsüz aşkına kapılıp kendinizinkini de ölümsüz zannederken aşkınızı kitlediğiniz insandan gerçekten emin olun.Yoksa sadece kilidi çözmek için Verona'ya dönmek zorunda kalabilirsiniz :)




Hiç yorum yok: